Bir On Kasım Günü Siyaset Ekonomisi

Yaşadığımız gerçek: Hepimiz gün geçtikçe fakirleşiyoruz ve bir belirsizlik hakim olsa da asla umudumuzu kaybetmiyoruz. Üretmeyi ve paylaşmayı sevdiğim için sağlığım ve aklım elverdiği sürece çalışmak arzusundayım. Çağı yakalamak için doğru kaynaktan dünyada olan biteni dinlemek, öğrenmek, düşünmek, yapabileceklerime konsantre olarak sadece eleştiren ve hayattan zevk almasını bilmeyen insanlardan uzak duruyorum; yani tercihli yalnızlık dediklerinden. Okumayı, dinlemeyi, yazmayı, izlemeyi ve gezmeyi çok seviyorum, kendimi onarıyorum.

“Bu dünyada kadın olmanın gereği var olmak istiyorsan yanman gerek. Yanarken peşinden gelenlerin yolunu aydınlatman, kendini feda etmen gerek.” demiş Afife Jale.

Asla popüler yayınları almıyorum hepsi bende hayal kırıklığı yaratmış ve okurken bitirmekte zorlanmışlığım olmuştur. Merak ve araştırmalarıma göre okumalarıma yön veriyorum. Fikirlerine her zaman değer verdiğim insanlar var. Ara ara tekrar okuduğum klasikler her defasında bende başka lezzetler bırakıyor.

  “Var olmaya çalıştığım için çok affedersiniz.”

Soğuk ve yağışlı bir pazar günü aynı zamanda on kasım. Bu vesileyle yayınlanan youtube yayınlarından hatırlıyoruz cumhuriyetin başarısı on beş yılda sağlanmış; yapılması gerekenler terminolojik sıralanmış ve uygulanmış. Tarımdan sanata, opera, alfabe ve mimariye kadar…

Nobel ödüllü ekonomist Prof. Dr. Daren Acemoğlu‘nu uzun yıllardır takip ederim. Tarih ve toplum gelişimini ekonomik verilerle karşılaştırması çok anlaşılır dersler çıkarmamızı sağlıyor. Yaşadığımız günlerden çıkmak için özetle “yargı, denetleme, eğitim, medya ile güçlü kurumlar güçlü devlet ilişkisi ile on beş bilemediniz yirmi yılımız kaldı.” diyor. Hemen bu iki olaya birbirine bağlantı dinlemelerimin aynı gün olması tesadüf değildi.

 

“Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak!“
Mustafa Kemal Atatürk

Yüzyıl önce yokluklar içindeki genç cumhuriyetimizin başardıklarını bugün başarmak da mümkün. Hiçbir zaman karamsar olmadım; evet korktum evet kaygılandım ancak hiç durmadım. Çağın gerektirdiği güncellemelerimi yapmaya, bilgi ve yeteneklerimi yapay zeka destekli artırmaya çalışıyorum. En önemlisi ne istemediğimi bilen bir özgür kadınım. Sen rahat uyu izindeyiz Atam. Sonsuz saygı ve özlemle…

“Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşı İstanbul’dan ayrılıyor, Ankara’ya götürülecek.
İnsanlar üzüntülü, hüzün var her yerde…
Karaköy’den geçerken birdenbire,
‘Çıt’ diye bir ses…
Çıt! Çıt! Çıt!
Aaa!
Gökyüzünden düğme yağdı biliyor musunuz?
Düğme yağdı gökyüzünden!
Atatürk’ün o bayrağa sarılı tabutuna düğme yağdı…
Rengârenk düğmeler!
Düğme yağıyor! Çıt! Çıt! Düğme yağıyor!
Herkes yukarı baktı!
O caddedeki dükkânlarda, bürolarda
Türkiye Cumhuriyeti’nin Yahudi vatandaşları var pencerelerde…
Ve Yahudi kardeşlerimiz, ülkenin Yahudi vatandaşları, önderlerini, bu güzel insanı kendi (matem) geleneklerine göre ‘gömleklerinin ceketlerinin düğmelerini kopararak’ uğurluyorlar…
Nasıl bir görüntü…
Atların çektiği top arabasında Mustafa Kemal Atatürk’ün tabutu ve üstüne rengârenk düğmeler yağıyor, pencerede gözüyaşlı insanlar…
Gömleklerin, ceketlerin düğmeleri kopartılarak uğurlama ne demekmiş biliyor musunuz?
“Ben senden sonra eksiğim” Sunay Akın’dan duymuştum.

 

Reyhan KocabalReyhan Kocabal

Yorumlar