Uzun çalışma kurumsal mesailerim dönemlerinde gelişim kitapları okudum. Aylardır okuma listemde bekleyen kitap dün bir şekilde dikkatimin dağıldığı bir anda çayıma eşlik etti ve ertesi gün bitirdim. İlk wellbeing çalışma kitabını (Sibel Yücesan Esen Kal İyi Yönet) kolay okunan samimi ve basit pratikleriyle geldiğim notadaki kendim başarımı test etme imkanım oldu.
Hepimizin hikayesi benzer gecikmeden farkındalık sağlayarak anlarımızın kalitesini artırmak elimizde, gayretimizde: Değişim emek ve istikrar istiyor. Tamam mıyız? Hep bir eksiklik olacak bu kaçınılmaz gerçek. Annem beni bana emanet etmişti. Yol 1 maslahat (iş) 2, sen 3 derdi kapıdan uğurlarken yani hep en az 3 kişiydim.
Hep güçlü görünmek başarılı olmak tek başına mücadele ederken 2010 yılı babamın vefatından altı ay sonra ofiste bir sabah tam baygınlık geçirdiğimde tetkiklerimden bir şey çıkmadığında panik atak teşhisi konuldu. Sadece dinleyen hayli pahalı birkaç psikolog randevumdan sonra kendimi kendi istediklerimi yaparak tedavi edeceğimi anladım ve kendimi sarj etmek için yavaşladım. Özgüvenim yerindeydi ancak o zamanlar tükenmişlik, öz şefkat, mindfulness (şimdiki zaman farkındalığı) kelimeleri hayatımıza daha girmemişti. Tam tükenmeden merak, heves ve isteğimle ve araştırmalarımla almaya başladığım eğitimler sayesinde “önce ben” demeyi ve “içimdeki çocuğa sormayı” alışkanlık edinmeye başlamıştım. Kurumsal hayatımda satış ekibine verilen eğitim önceliği bizlere tanınmıyordu ben bunu okuyarak ve soru sorarak geliştirmeye kendi imkanlarımla bireysel başvurarak öğrenmeye gayret ettim. İyiki de yapmışım.
Ne istemediğimi her zaman bildim. Ne istediğim, tercihlerim her zaman doğru olmasa da kendi kararıma saygı duydum ve kendime hep şefkatli davrandım kendimi hep kendim ayağa kaldırdım. Annemin rahatsızlığı döneminde yedi yıl boyunca, kısıtlanmış yaşam koşullarımız içinde zorlu zamanlarda hep yürürüm, çok okudum, izledim, yazdım, resim yaptım beslememe özen gösterdim imkanım oldukça seyahat ve sanat ile kendimi ödüllendirdim. Dost sohbetleri, müzik ve dansa hayatımda hep yer verdim.
Yapım gereği çevreme dokunur yardım ederim. Hayır demeyi çoktan öğrendim. Sabah insanıyım güneşin doğuşu ile esneme hareketlerimi mutlaka yaparım ve şükrederim gece yatarken dua ederim.
Tanıyanlar bilir değerlerim, prensiplerim aidiyet, ve bağlılık konularında gerçekten iyiyim. Kalbim ve beynim paralel işler benim yani pire için o yorganların yakılması gerekiyordu. Şimdiki ben o durumları çok farklı yönetebilirdin diyor ama ben bu deneyimleri yaşadığım için şimdiki ben oldum. Kısa vadede kaybettiğim fırsatlar meydanı bıraktığım samimiyetsiz ortamlar yaşamın her anında hayatımızda. Tarafım hep yapıcı olmaktan yanadır. İlahi adalete inanır, insan yönümle sabırla ve nezaketle beklerim.
Bu farkındalıklarımla tabiki daha alacağım çok yol var. “sana/yardımına ihtiyacım var” ve “beni incittin” diyerek kırılmalarımı yöneteceğim. Kaygını azaltmak için zihnime ve sanrılarıma teslim olmamaya kararlıyım. Güven yoksa odaklanma olmuyor. Artırdığım esenlik duygularımla iyi bir girişimci olmak için hergün ama hergün yol alıyorum….
Frank Sinatra My Way BENİM YOLUM
Hayatı dolu dolu yaşadım
Her yolu baştan sona dolaştım
Ve dahası, çok daha fazlası,
Hepsini keyfimce yaptım!
Pişmanlık mı? Var elbette biraz
Ama sözü edilmeyecek kadar az
Hep yapmam gerekeni yaptım
ve hepsine istisna olarak baktım
Evet, oldu bazı zamanlar
Eminim hatırlayacaksınız
Çiğneyebileceğimden fazlasını
Umarsızca ısırmıştım
Ama bütün bunların yanında
Bir an bile şüphe duyduğumda
Hemen yuttum o lokmayı
Ve tükürüverdim dışarı
Yüzleştim tümüyle
Ve hep bastı ayaklarım yere
Hepsini yaptım keyfimce
Sevdim, güldüm, ağladım
Kaybetmekten payımı fazlası ile aldım!
Ve şimdi… Yatışırken gözyaşlarım,
Hepsini gülümseyerek hatırlarım!
Düşündüm de bütün bu yaptıklarım…
Utanç duymadan anlatılır mı?
Utanç mı?
Hayır, hayır, bu ben değilim!
Ben hepsini keyfimce yapanım