Büyük dönüşüm sürecinde bizler, yani tüm insanlık ve iş dünyası; sadece teknoloji ve ekonomi alanlarında değil, etik ve sosyal sorumluluk açısından da büyük bir evrimden geçiyoruz.
Amin Maalouf‘un dediği gibi “Pusulasız girdik yapay zeka çağına.” Amerikalı bir araştırmacı, bilim adamı, fütürist Roy Charles Amara, dediği gibi “Teknolojinin etkisini kısa vadede çok abartıyoruz, uzun vadede ise hafife alıyoruz.”
Yakın gelecekte robotların yoksun oldukları 3 beceri gelecekte en kritik beceriler olacak: Yaratıcılık, işbirliği, iletişim (Creativity, collaboration, communication) “Rekaber” kavramını duydunuz mu? Rekabet ve işbirliğinin iç içe geçtiği mükemmel sentezi “rekaber” ortamı oluşturuyor.
İngilizcesi de Corporation ve Competition’dan türetilen “Coopetition” olan, Türkçesi “rekabet ve beraberlik” ten türetilen “rekaber”i daha çok kullanmayı öğreneceğiz.
Daha iyi bir gelecek inşa etmek için birbirimizle ortak amaçlar doğrultusunda çalışmanın farklı yollarını buluyoruz. Bu yolculukta her birimizin bireysel kazançların ötesinde, genel refah ve sürdürülebilir bir gelecek için gerekli olan toplu hareket etmenin önemine göre davranmaya gayret ediyoruz.
İş dünyası ekosistemi, ekosistemler; kapsayıcı, ekolojik, teknolojik, sürekli dönüşüm içinde, işbirlikçi, etik, adil, sosyal sorumluluk bilincine sahip, esnek, çevik, müşteri odaklı ve veri güvenliği sağlayan platformlardır.
Potansiyelimiz, yeteneklerimiz, ürettiklerimiz bir başkasına iyi geliyor mu, katkı sağlıyor mu? Ve ortak geleceğimiz için değerli bir amaca hizmet ediyor mu?
Son günlerde 50+ tecrübenin değeri ortaya çıktı ve çok konuşulur oldu yani deneyime odaklandık.
İşimizi işimiz gibi değil de işimizle etkileşimde olan kişilere servisler, bilgilendirmeler, farklılıklar sunma olarak görebilme ihtimalimizde kurduğumuz ve gün geçtikçe büyüyen ekosistemde hepimiz kendi uzmanlığımızı yaparken farklı kanallarda hizmet veriyoruz.
Monotonluk hayal kırıklığı getirir ve değişim kaçınılmaz gerçek olur. Değişim için var olana şükredip, daha iyisini hayal etmek,
Kendine ve hayaline inanmak,
Her an, her koşulda umudu korumak,
Ego sistemin değil ekosistemin parçası olmak,
Çevreyi değiştirmek yerine kendini dönüştürmek,
Kurallara, kalıplara sahip olmamak,
Esnek ve açık fikirli olmak,
Başkalarının bize öğrettiklerine, kitaplardan okuduklarımıza körü körüne inanmamak, en önemli öğrenme yöntemi olan deneyimi hayat biçimi haline getirmek,
Analitik zekaya ve bilime önem verirken asıl değerli fikirlerin hayal gücüne, yaratıcılığa ve içgüdülere bağlı olduğunu unutmamak gibi hususlar önem taşıyor.
Uzun yıllardır başarılı devam eden çok ortağı ve ortaklığı olan birisi sırrını söyle açıkladı: Ortaklar en başında birbirlerine söz vermişler : “Ben demiştim, bak gördün mü” sözcüklerini kullanmama sözünü vermişler.
Ortak amaca ulaşmak için hangi beceriler hangi katkılar gerekiyorsa onu verebilecek her ortama açık olmak, deneyimin değerini bilerek, kimseyi yaşı vs sebepten kategorize etmeden kim neyi iyi yapıyorsa onu takıma alarak yararlanacağımız çağdayız. Önemli olan beceri farkı ve farklılıkların birlikte çalıştırma gücünü sağlayabilmekte. Bunu da tecrübe ile yapabiliriz. Yani özetle öfke diline başvurmadan geçinmeye gönlü olan geçinmeli.
Çıkar değil fikir irdelemesi (çatışma kelimesini kullanmıyoruz.) işbirliği, neyi ne kadar iyi yapıyor ona bakılmalı yani her zaman “ayinesi iştir kişinin” her çağda olduğu gibi günümüzde de mottomuz kalacak.
Belki de esas yetenek yaşama daha fazla şeyi sığdırmak değil, sürekli pozitif kalmak hiç değil; anlamlı bir varoluş gerçekleştirmektir. Romalı Stoacı Marcus Aurelius‘un yazdığı gibi:
“Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın; benim görevim “iyi olmak”. Altının veya zümrüdün ya da mor rengin kendi kendine şunu tekrarlaması gibi:
“Kim ne derse desin veya kim ne yaparsa yapsın; ben rengini yitirmeyen bir zümrüt olacağım.”
“Amaca ben ne değer katabilirim?” kendimize sormamız gereken soru bu. Öğrenmeye devam, büyümeye devam, keşfetmeye devam, hayal kurmaya devam, yapmaya devam, akmaya devam ediyoruz… Akan su asla yosun tutmaz.
OUTLIERS (ÇİZGİNİN DIŞINDAKİLER) – MALCOLM GLADWELL tavsiye kitap özeti
- Ortak başarı modeli, hikayenin yalnızca yarısını anlatır.
- Bir konuda gerçekten iyi olan insanlar 10.000 saat pratik yaparlar.
- Tek başına “deha” yeterli değildir. Bunu pratik zeka ile eşleştirmelisiniz. Başarı, yetenek artı hazırlıktır. Bu görüşle ilgili sorun, psikologların üstün zekalıların kariyerlerine ne kadar yakından bakarsa, doğuştan gelen yeteneğin oynadığı rol o kadar küçük ve hazırlığın oynadığı rol o kadar büyük görünmektedir.
- Zeka bir eşiktir: Başarılı olmak için yeterince akıllı olmanız gerekir. Bunun ötesinde, zekanın nihai başarınız üzerinde çok az etkisi vardır.
- Başarıyı kişiselleştirdiğinizde, önemli sosyal ve kültürel faktörleri gözden kaçırırsınız.
- Aile geçmişi, pratik zekayı şekillendirir ve başarıyı güçlü bir şekilde etkiler.
- Bu etki, bu tür köklerden uzaklaştıktan çok sonra da devam eder.
- Bir kültürün tarımsal gelenekleri, üyelerinin çiftliklerinden ayrıldıktan çok sonra bile eğitime, çalışmaya ve konsantrasyona nasıl baktıklarını şekillendirir.
- Belirli bir alanda başarıyı yöneten kültürel faktörleri belirlerseniz, bunları daha fazla insana öğretebilirsiniz.