Telafi
Saçın dağılmadan
Tırnağın kırılmadan
Ayakların çamurlanmadan
Aklın karışmadan olmaz.
Yüzündeki çizgiler yakışır insana
İçimdeki hisler hatırlatır doğruları
Herkes kendi çanağı aldığı kadar anlar hayatı
O çanak izin verdiği kadar doluyor başkaları.
Kaba işlere motivasyon,
İnce işlere konsantrasyon lâzım.
Duvarlar inceldi, kalbimiz kalınlaştı sanki
Sis çöktü
Uzak yakın arasındaki duvarlar
Duracağın yerden emin
Duyduklarımızdan çekingen
Varsayımlar hükmünü yitirmiş
Merhamet, ürkütücü kasılmalar
Neyi sahiplendiğin gücün
Ne istediğini bilerek
Kimimiz birilerinin eline tutup çıkarken, kimimiz düşme tehlikesine karşı trabzana yapışıp kaldı. Kimisi de başka birileri tarafından aşağıya itildi. Herkes her şey sonunda özüne başladığı yere dönüyordu. Konuşarak değil, susarak anlatmayı öğrenmiş çocuklardık. Her şeyden kaçmak kendin için yaptığın en iyi şey mi?
Söz konusu sevdiklerimiz olursa gururun yeri yoktur. Azalırken çoğalırız. Bazen en iyi seçenek her şeyi olduğu gibi bırakmaktır. İnsan beyninin laneti hatırlamak, sonraki yaşam geride bıraktıklarımızdır. Yaş aldıkça daha sahici, samimi oluruz; hem kendimize hem de dünyaya.
Artık çok daha düşünceli ve sorumlu bir tüketici olmaya hepimiz hazırız.
“Oturan üç bilgin, yürüyen bir salak kadar yol alamaz.” Çin Atasözü