Rüyaları gerçekleştirmenin en kısa yolu uyanmaktır. Belki de sorun çok uyanık kalmada . Yanlış anlayabilirim, yanlış düşünebilirim, yanlış yapabilirim, ama yanlış hissedemem (kendime uyarladığım alıntı)
Yer değiştirdikçe, farklı şekillerde kök saldıkça ev kavramı komplike bir hal alıyor. Zaman içinde tanımı farklı şekillerde yapmayı öğreniyoruz .Ev demek his demektir. Mekanların da bir enerjisi var değil mi?
Tüm süreçteki pozitif ve negatif değişimler, yeni duygular değişim dönüşüm sürecinde evinde değişir ve daha çok sadeleşirsin.
Neleri beraberinde getirebiliyorsun?
Nelerden vazgeçebiliyorsun?
Neleri geride bırakmak istiyorsun?
Kendimi gerçekleştirme dediğimiz kendin olabilmekte, Kendime dürüst kalabilmekte, zanları bırakabilmekte. Ne kadar temiz düşünce o kadar huzur muş öğrendim. Geçmiş de değişir, geçmişte iyileşir. Ancak çocuk saflığım ve yetişkin bilgeliğimi birleştirebildiğim kadarım. En büyük etkiyi de kendime yine kendim yapabilirim; tercihlerimi yaşarım ve yaşıyorum. İnandıklarım ve odaklandıklarımla bir olarak ‘’Ben şimdi ne yapabilirim? her zaman doğru sorularımdır.
“İnsanın kanadı gayretidir’’ Mevlana
Kalabalıkların önemi yok artık; engin ve derin ilişkilerin önemini çoktan kavradım. Sevdiğim ve derinden bağlı olduğum insanlardan önemli bir şey yok hayatımda . Özellikle son yedi yıl bana bunu çok iyi öğretti .Her şeye her duruma rağmen umudumu hiç kaybetmedim ve gerçekçi iyimserliğim hep benimle. Sersemlerim bazen, bazen de sapşik davranırım , yerinde şımardığım da olmuştur tanık olanlar şanslı!. Optimist ruh halim sanatsal yönümün kaynağıdır belki de. Daha çok yazarak, daha çok merak ederek, öğrenerek, üreterek ve paylaşarak hayata tutunanlardanım.
Müsait değilim toksik ilişkilere, negatif insanlara, amaçsız hayata, sürekli aynı şeylere, gereksiz konuşmalara, yorucu ve bıktırıcı şeylere, bana hitap etmeyenlere, değerimi bilmeyen insanlara müsait değilim.
“Öz güven sessizdir, ego ise çok gürültü yapar…”
Uyanmaya başladığımda on beş yıl önceydi; kendimle ilgili fark ettiklerimi çözmek için cesaretle ve dürüstlükle eğitimler aldım. Önce ben diyebilmek, içimdeki çocukla konuşmak, sadeleşmek büyük adımlardı. Her şey geçici bu hayatta bunu hep hatırlatırım kendime. Acı da hüzünde ve bunlar gibi istemediğimiz her duyguda geçici. Hadi ilerleyelim derim, ee napıyoruz şimdi derim….
Ne istediği bilerek, şimdi yapılması gereken ne ise yaparak, düşe kalka hep umutla ilerliyorum.
‘’Işıklar yanıp sönmeye başladığında geçmişinizin, nerede ve nasıl büyüdüğünüzün hiç bir önemi kalmıyor. Torger Christian “Toto” Wolff , F1 CEO
Kendimden başka hiç kimsenin benim kadar kendime iyi destek olamayacağımı çoktan anladım. Bunu anlamamı sağlayanlara minnettarım; tamamlanmama yardım ettiler .Geldiğim yerle gitmek istediğim yer arasında kaybolmadım düştüm yine kendimi kendim kaldırdım. Kendimi motive ettim yanımda olan uzak ama sesleriyle yanımda olduklarını hissettiklerime minnettarım. “Mış” gibi yapanlardan tercihle uzaklaştım Öfkelendiklerimi zamana bıraktım. Öfkenin haklılığı diye bir şey yoktur. Olanları kabul ederek hep ileriye bakmaya çalışıyorum. Her zaman şuanda ne yapabilirime konsantreyim. Hiç geriye bakmadım sanırım fazla ileriye de bakmadım planlarım isteklerimi yazdım dillendirdim .Küçük şeylerden büyük hazlar aldım. Fazlaca şükrettim .
‘’Çabuk duygulanır, geç akıllanırım. Ben böyleyim işte’’ William Golding
Öğrendim ki; benimle büyüyen eksiklik hali, kapatmaya çalıştığım o içimdeki boşluk aslında bulmaya her geçen gün daha da yaklaştığım öz kendimmiş. Kendi tasarım yolumda bitmeyen sevgi, ilgi, değer, anlayış, saygı yol arkadaşlarım iyikilerim.
Yaşam denen bu yolda tek bir şey gaye var: iyi hissedebilmek .Dayanamayıp sustuğumda asıl sorun donar kalır her şey benimle. Düşmemek için düşünürüm ve ilerlerim. Şimdide ne olabiliyorsam ne deneyimleyebiliyorsam ona bakarım. Bilinçli tercihimle yürüdüğümde yoluma çıkanlara hayret ederim.
Ne ise yaşa, geçip gitsin derim. Direnme , bırak gelsin, geçip gitsin ( 72 saat kuralı)
Dipte olmak fırsattır. Mesele anda kim olmayı seçtiğimizdir. Birleşmediğin şeyin akışında olamayız.
Yapmakta olduğumuz şey ne ise ve bize ne getiriyorsa onu yapmalıyız. O an önündeki ne ise onunla barış içinde olmalıyız, buna gayret etmeliyiz. ’İstemediğin ot burnunda bitermiş’’ der eskiler.. Neye odaklanırsak onu çekeriz Ne istediğimize odaklanmalıyız. İstediğimizi, hayallerimizi tanımlamalı, bunu her fırsatta düşünerek ve kendimize hatırlatmalıyız. Beyin imajlanmış olanları gerçek gibi algılıyormuş.. Tarihte yaşanan plesebolar başka nasıl açıklanabilir değil mi?(ikinci dünya savasına morfin bittiğinde askerler tuzlu su enjekte etmişler askerler uyumuş, yaşanmış mucizelere örnek Hz Davut, Hz Yunus hikayelerine bakabiliriz)
Bir şey başlıyor bir şey bitiyor. Yaşadıklarımız o anlardaki olanlar mı yoksa o anlardaki düşüncelerimiz mi?
Mühim olan her şey yolunda diyebilmekte. Kendini sevebilmekte, kendini gerçekleştirmekte. Çözüm için bakacağım yön önemli olan. Kendime ait potansiyelimi gerçekleştirebildikçe, kendimi sayıyor ve her gün daha çok seviyorum. Fark ediyorum ki: teslimiyet olduğunda yaşam ile daha çok bütünleşiyorum. Önemli olan yaşamın gerektirdiklerini bilmek, kabul etmek, sabretmek hepsi bu. Kendi özgün irademizle yürüyoruz ve paylaştıkça çoğalıyoruz. Asıl olan yolu yürümektir. Hem çalan, hem dinleyen hem dans eden olabilmenin keşfi bu.
Yapabildiğimiz kadar ‘yaşamak!’
Sevdiğimiz şeyleri yapmak, ertelememek , boş vermemek, her an keyif neşe ve sevgi hissetmek kendi sorumluluğumuzdur. Yaşam dediğin her bir an ve hep ileri bakabilmekte, bunu diyebilmekte.
“Meselleri mesele etmezsen mesele kalmaz.” Süleyman Demirel
Mecburiyet diye bir şey yok aslında her şey tercih. Kurumsal hayatta biz buna ‘’bahane diye bir şey yoktur’’ olarak kullandık yıllarca plazalarda . Anlarız ki; onun yüzünden diye bir şey de gerçekte yoktur. Her şey kendi tercihimiz. Anlarız zaten anlamak istemeyiz çoğu zaman. Her şey böyle olduğu için böyledir, değil midir?
Yaş aldıkça daha da bilinçleniyoruz: yeterince uyku, doğru nefes, kaliteli bilinçli beslenme (aralıklı oruç ) ve çok hareket ( en güzeli yürüyüş mavi ve yeşille) uygulayabildiklerim. Var olmanın keyfi ne yaptığın değil, nasıl yaptığın ve kim olduğundur. Kalite her zaman kendini ortaya koyduğu işe yansır. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur:
Bilinç ne olmayı seçerse zihin ona göre düşünce üretiyor. Zihin yazar boşlukları doldurmak için hikaye yazar. Duygu varsa o zaman mesele var. Hayatta en önemli şey dürüstlük önce kendine; sahi neden bakmaz insan birbirinin gözlerine, bakamaz?
Neyin kaynağı olmayı seçersen, yaşam onu sana sunar. Önüne bakmak lazım. Aslında her sabah yeni bir fırsattır. Anda yaşam menüsüne uygun, işe yarar, gerekli iş olarak ne varsa hemen onu yapmaya girişmek, ona odaklanabilmeliyiz. Temizlik mesela, masanı evi temizlemek, bir sonraki şeyi sabah egzersizlerini yapmak olabilir, birkaç motive edici telefonlar, yapılacaklar listesini güncellemek, yemek yapmak mesela çok rahatlatır insanı. Ben sağlıklı doğaçlama uyduruk yemekler yapmaya bayılıyorum ve sonuç şaşırtıcı güzel oluyor.
Ne deneyimlemek istiyorsam, düşüncelerimi ona göre bilinçle seçmeye çalışıyorum Zihnime çalışması gereken yönü, düşünce üretmesi gereken yeni yönü ben vermeye odaklanıyorum. Yapamadığımda hemen yürüyüşe çıkıyorum.
Vesveseler, tripler, dramlar yok yaşamımda. Kendimle barışık Güven, heyecan, coşku duyanım. Ben gibi sevenle birleşerek ona benzersiz beni sunabilirim. Kendimi olduğun gibi kabul edip kendimle dalga geçebiliyorum. Her şey fizik ve matematik yasaları ile işliyor. Anın farkında, bilinçle hareket eden, düşlemek ve saçmalamak arasındaki farkı bilmek lazım.
Kim olmayı seçiyorsan o alanda destekliyor hayat . Olanı olduğu gibi kabul edip, eğer farklı bir seçimimiz varsa bilinçle gerçekleştiriyoruz. İlişkiler en net aynalardır. Hep vererek ve alarak ilerleyebiliriz. İletişimde net, açık, dürüst olmayı seçiyorum .Sabır bize en gerekli erdem.
Yaşamdan birileri gider birileri gelir. Uyanasıya kadar herkes kendi zihninin yorumlarına mahkum yaşıyor. Gerçek yakınlık: kişinin kendini tüm dürüstlüğü ile sansürsüz olarak ortaya koymasıdır anladım. Her insan kendini gerçekleştirebilmeli. Eski yerler, öğeler, insanlarla bir araya geldiğinde de hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.
“İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır.” Tolstoy
Herkes kendi titreşimi ile eş deneyimleri çekebiliyor. Geçmişin gücünü zihin yönetmeden hedefe doğru yürüdüğünde yaşam seni destekliyor. Varım demek hazırım demek. Dünyada neyin kaynağı olmayı seçiyorsan , yaşam sana onun hep daha fazlasını getiriyor.
Sürekli çalışmalıyız: yüzleşmediklerimizle, kabul edemediklerimizle, suç saydıklarımızla, hata dediklerimizle hepsini zihinden temizlemek lazım. Gerçek özgürlük zihinden özgürleşmekle oluyor muş anladık…