Hepimizin çevremize karşı sorumluluğumuz var; kendimizi değiştirebileceğimiz, etki etme, farklılık yaratma gibi. Çalışmanın ve tutkunun peşinde olmanın, saygı görmek için saygı göstermek gerektiği dünyası benim tercihim.
Kendimi tam tanıdığım anda değişiyorum, dünyamı yeniden yaratıyorum. Kendim kalabildiğim için kendime inancım var. Geçmişi hatırlatan değil geleceği önemseyen insanlarla çevrilmeli etrafım; dinleyen ve özel bir kalbi olan insanlar bunlar. Vazgeçtiklerim ve yeni kabullerim var artık. Kabul edemediğim şeyleri değiştirmek, başkalarına yardımcı olmak gibi bir gaye sahibiyim. İçimde tarif edilemez, tanımlanamaz, sezgisel bir duygu, bir çoşku ve heyecan doluyum.
Çoğalan saygısızlık, özensizlik, adam sendecilik, kabalık, özentilik benim dünyam değil. Yılbaşı gecesini dışarıda kutlanmasını sevmem, doğumgünü kutlamasını da sevmem. Yılbaşı heyacanını uzun yaşamak önemli benim için. Geçmiş yılın muhasebesini yaparım, gelecekten beklentilerimi, temennilerimi, umutlarımı hep yazarım. Yazdıklarım gerçekleştiğinde yüzümde hoş bir tebessüm ile üzerini çizerim, sevindirik olurum.
Aralık ayı başında evimi süslerim. Euro flora vardı bilmiyorum hala var mı? Uzun zaman oldu Kağıthane taraflarına gitmedim. 19 yıl önce oradan aldığım süsler ana malzemem, bazen ilaveler yaparım. Her fırsatta yakınlarıma ve kendime hediye alırım yeniyılda da alırım. Hediye almak ve vermek hoş seda bırakır. Eskiden aralık ayı son haftalarında sokak aktivitelerini ülkemde de yaşamak en güzeliydi.Her yıl 29 veya 30 Aralık Nişantaşı’nı yaşamak gibi geleneksel ritüelimiz vardı. Sokak fotoğrafçılarında çektirilmiş şipşak fotoğraflarımız var anılarda. Mağaza önleri konserler olurdu, kestane ikramları vs.
Bağdat Caddesi Vakko suni kar yağdırırdı. Hala süsleniyor cadde ve vitrinler ama eskiye göre zayıf kalıyor her şey. Işıl ışıl, renk renk süslenmiş sokaklar, sokak konserleri, sürprizler, mutlu mutlu alışveriş yapan insan kalabalığı kalmadı artık sokaklarda. Renklerimizi, süslerimizi aldılar ama hayallerimizi heyecanımızı korumaya direniyoruz.
Bu yıl dönemin gerçeği ve çağın gereği yaptıklarıma, yapacaklarımı artırmam gerekenlere, azaltmam gerekenlere daha çok konsantreyim. Daha iyisi mümkün bir yeşil hareket içinde daha fazla olmak istiyorum.
Kent planlı küçük şehirlerin çoğalması, ağaç dikerek ormanları koruyarak, çevresel bilinçle oluşturulmuş türleri koruyarak, atık yönetimi ve gıda israfına dur diyerek, çevre ve iklim hareketlerine daha fazla destek vermek ve uygulamalarımı artırmak istiyorum. Hayalim, kendi kendine yeten, sıfır atıklı bir ev: Güneş enerjili, rüzgar güllü, sera alanlı bir ev. Toprakla iç içe yaşamayı özlüyorum.
Dijitale gerçek deneyim ile entegre olabilmek için yeni deneyimler öğreniyorum ChatGPT, Adobe grafik tasarım, Canva sunum hazırlama vs…
Yaşam şartlarını ve cinsiyetlerde fırsat eşitliği, çokla az birlikte, büyükle küçük, sözle sessizlikle, endişeyle; cesaret arasında dengeli, toplumum fakir; zengin ayrımı gözetmeden kamusal alanlarda güvenle bir araya gelebilecek şeklinde örnek şehirlerde daha az tüketerek, lüks sığınakların olmadığı, egodan uzak, birbirimizi duyarak ve gerçeklerin halı altı yapılmadan yaşamak istiyorum. Yani biz bozulmadan ezberlerin bozulması artık şart.
Değiştik, azaldık, küçüldük ancak mış gibi yapmadık hiç. Beslenme ve tüketim alışkanlıklarımız değişti, sanat ve yaşam anlayışımız değişti. Aileler küçüldü, kültür değişiyor. Bireysel değerlere odaklılık artıyor. Yankı odalarında sıkıştık kaldık. “Fazla güldük, bak ağlarız sonra” cümlesini duyarak büyütülmüş nesiliz biz. Buna rağmen her zaman bir şeylerin değişebileceğine inandık. Vicdan, merhamet ve cesaretle çabaladık ve çabalıyoruz.
“Sana ait olan seni bulur” Şeker Portakalı kitabından
Yaşam boyu öğrenmeye ve mümkün oldukça öğrendiklerimi uygulamaya çalışmaya devam edeceğim. Her şeyi güzelleştiren insanlar girsin hayatımıza: Rotamız batı ve gelecek!
Derin saygılar, özel selamlar, yeni ve daha üstün başarılar, en iyi dilekler ve kocaman sevgiler 2024’ e….
Minimalizm İnsanın Dünyaya Bakışını Nasıl Değiştirebilir?
İnsanların çok başarılı olmalarına rağmen mutsuz olabilecekleri bilinen bir gerçek. Yazar Celinne Da Costa, dünyanın her yerindeki insanların nasıl yaşadığını ve temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için gerçekte ne kadar az şeye ihtiyacı olduğunu görmenin, zenginliğin sadece eşya biriktirmekle ilgili olmadığını gösterdiğini söylüyor.
Başlamak için herhangi bir finansal kaynak olmadan hayallerin peşinden gitmenin zor olabileceği (imkansız olmasa da) doğru olsa da, yeterli zaman yoksa veya sahip olunam zamanla etkili çıktılar üretemeyecek kadar stres altındayken paraya sahip olmanın hiçbir anlamı kalmaz.
Parayı bir amaç olarak değil, bir araç olarak ele almak, insanın tutkularının ve amaçlarının peşinden gitmek için yeterli zaman ve motivasyon yaratılmasına yardımcı olabilir.
Para harcanan her şeyin insan hayatında belirli bir değeri vardır. Bununla birlikte, harcamalar söz konusu olduğunda neyin gerekli neyin gereksiz olduğuna karar vermek bize kalmıştır. Örneğin, aç olduğumuz için veya canımız sıkıldığı için ve yemek yemek istediğimiz için yiyecek satın alabiliriz.
Maddi eşyalara sahip olmanın yanlış bir tarafı yokken, daha az eşyaya sahip olmak stresi azaltmanın kesin bir yoludur. Dövüş Kulübü filminden ünlü bir söz vardır: “Sahip oldukların sonunda sana sahip olur.”
Şimdiki zamanda yaşamak ve sürekli kaybetme korkusu olmadan hayattan zevk almak için zaman ve doğru kararlar almak için özgürlük yaratabilir. Hayata daha geniş açıdan bakmak ve tatmin edici bir hayat yaşamak için bireylerin gerçekten nelere ihtiyacı olduğunu değerlendirmesi, önemli noktaların bulunması ve bunları yaşam amacı haline getirilmesi insanların anlam arayışına katkı sağlayabilir.